İÇERİDEN KAYIP, DIŞARIDAN NORMALLİK
Kabul eden, etmeyen, olduğu gibi söyleyen, kendine saklayan milyonlarca insanın bazılarından bazılarıyız.
Dünya üzerinde sebepsiz yaratılan, varoluş sebebi belli olmayan canlı türevi yoktur ama bazen sadece kendini anlatmak zorunda olmayan sürecini yaşayan bir ağaç, ekolojik dengeyi sağlayan bir hayvan, uçsuz bucaksız evrende bir taş veya bulut olmak istersiniz.
Öyle ki bazen susmak, kabuğa çekilmek,
Anlatamadıklarınızın yorgunluklarının dinlendiği yerdir.
Pek çoğumuz kendimizden bir can havliyle gitmek istediğimizde, yine niye aynı yerdeyim diye sorar, bir bumerang etkisi altında sebepsizce yine kendimize dönüp durduğumuzun farkına varırız. Önce kendimize, sonra sorumluluğunu üstlendiklerimize, eşimize, çocuklarımıza, ailemize, dış dünyaya gizleriz içimizin içten içe delirdiğini.
Ufak ufak başlar bu durum; çocukluk travmaları, hayat şartları, değiştiremediklerimiz, olduramadıklarımız, ifade edemediklerimiz, anlaşılamamak…
Dolup durur,Uzar gider..
Yinede gün devam eder. Güneş doğar ve batar,
Ya yeni doğan günde içeride kayıpsak, dışarıda normal?
Ve yeniden doğan güneşle geçen yıllar?
Yeniden doğan güneş eşittir ümit var.
Enerji (!)
Ben söylemiyorum, bilim söylüyor. Karşınıza aldığınız bir bardak su bile verdiğiniz enerji ve frekanslar ile kristalleşiyor. Bazen berraklaşırken, bazen bulanıklaşıyor.
Düşünür müsünüz? Mutsuz anlar insan vücuduna neler yapabilir. Vücuttaki birçok mekanizmayı altüst eden stres önemli hastalıklara da davetiye çıkarıyor.
Dolayısıyla birçok durumu içeri doğru göndermekle birlikte önce kendimizi, ileride ise kimseye faydalı olamayacağımızı bile bile bu kısır döngüye düşüyoruz.
Bu hayatta bizden/sizden çok büyük beklentileri olan insanları tenzih ederek konuşmak isterim, insanları yarınları düşleyemeyecek hale getirmeyin.
Anlaşmak ve anlaşılmanın, hiçte zor olmadığını düşünürken,
Tek bir imaya dahi tahammülsüz hale getirmeyin..
“Yaprak döker bir yanım, bir yanım bahar bahçe “ derken
Sana sesleniyorum kendini arayan insan,
İçinin derinliklerinde kayıp, dışında gelişen her şeye normal misin?
Dünya’ya sadece 1 defa gelmişken,
NEDEN?
Bir şekilde dur de.
İster içinden ister dışından.
Kim olduğunu ve ne yaptığını biliyorsan bu senin en büyük hakkın.
Tertemiz delirmeyelim. En temizi bile çok alıp götürür insandan.
Pırıl pırıl günler dilerim. Her birimiz için.
Ve bugüne Şems-i Tebrîzî ‘nin şu sözleri ile son vermek isterim.
Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
Mükemmel bi yazı ❤️
Kendimde neler bulurum diye düşündüm okurken , farkındayım biraz daha sanki şahaneeeeeee